Monday, November 6, 2023

📖 Dr. Nazife Ozankan’ın çocukluğu ve gençliği

Öğretmen olan babasının vazifesi nedeniyle Dr. Nazife Ozankan’ın çocukluğu ve gençliği Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde geçer. O yılları şöyle anlatır:

“Tahsilime İstanbul Gedikpaşa İlkokulu’nda başladım, sonra Trabzon’da devam ettim. Trabzon’dayken hocamız “Vasfiye”isminde çok iyi kalpli, son derece müşfik İstanbullu bir hanımefendiydi. Matematik dersinde biraz zorlandığım için derslerden sonra beni evine çağırırdı. Önce bana kahvaltılık bir şeyler ikram ederdi. Kendisi bir taraftan evinin işlerini yaparken diğer taraftan bana verdiği ödevleri kontrol ederek müşkilat çektiğim noktaları izah ederdi. Eşi avukat Kemal Bey de çok varlıklı ve kendisi gibi iyi kalpli bir insandı. Soğukçeşme’de bir köşkü vardı. İstanbul’da bulunduğumuz dönemlerde, zaman zaman annem ve babamla köşklerine giderdik; bizleri misafir ederlerdi. Orta ve lise tahsilimi ise İzmir’de tamamladım. Babam İzmir Atatürk Lisesi’nde Fransızca öğretmeniyken bir müddet İzmir’de yaşadık. O dönem, İkinci Cihan Harbi yıllarıydı. Orta mektep ve lise yıllarım hep İzmir’de geçti.

 Necmettin Halil Bey (Onan) İzmir Kız Lisesi’nde müdürümüzdü. Atatürk öldüğü zaman giydiği güzel bir frakla Atatürk büstüne çelenk koyması, o yıllara ait unutamadığım tablolardandır. Büyük amcam Fâik Âli Bey’in oğlu Cehdi ağabey de İzmir’de yaşıyordu. Çok iyi bir akrabamızdı. Çok tatlı bir eşi ve iki güzel kızı vardı. Yardımsever ve iyi bir insandı. Bir sinemanın elektrik işlerini yapardı. Elinden her iş gelirdi. Çocuklarının arabalarını bile kendisi yapardı. Bizi sık sık ziyaret ederdi.

 Biz İzmir’deyken büyük amcam Fâik Âli Bey bir ara İzmir’e gelmişti. Fâik Âli Bey tabiata hayran bir insandı, onun için ara sıra gezmeye çıkardı. Bir defasında “Nazife size arkadaşlık etsin” dediler ve bir tenezzüh için beni ona terfik ettiler. Hafızam beni yanıltmıyorsa İzmir Körfezi’ndeki Şehir Gazinosu’na gittiğimizi ve bir ağacın altında oturduğumuzu hatırlıyorum. Bana bir gazoz ısmarladı ve kendisi de hiç konuşmadan saatlerce denizi seyretti.

 İzmir yıllarını müteakip tıp tahsili için İstanbul’a geldim. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okurken çok değerli hocalarımız vardı. Alman Profesör Philipp Schwartz’ın yanı sıra Arif İsmet, Muzaffer Şevki ve Tevfik Salim Paşa gibi isimler, dönemin tıp otoriteleri sayılırdı. Bilhassa Çanakkale Savaşları’na da katılmış olan Tevfik Salim Paşa’yı herkes gibi biz de çok sever ve sayardık. Sabahları geldiğinde bütün hastalar ayağa kalkar, sıraya girer ve çok hürmet ederlerdi. Hoca fena tesir uyandıracak hastalıkları hastalara doğrudan söylemez, Latince isimlerini söylerdi. Eskiden hekimlerde böyle bir nezaket ve dikkat vardı. Hastaları rencide etmemek için bize de böyle davranmamızı tavsiye ederlerdi. Prof. Schwartz ise derslere tercümanla girer; öncelikle kendisi Almanca olarak dersini takrir eder; bilahare tercüman Türkçeye çevirirdi.

 Ben fakültede okurken Afganistan Emiri Emanullah Han’ın kızı da bizim fakültede ihtisas yapıyordu.”

Kaynak:'Nesli Munkarız Olmuş Bir İstanbul Hanımefendisi: Dr. Nazife Ozankan’, Selahattin Çitçi

 

No comments:

Post a Comment

📖 Dr. Nazife Ozankan’ın çocukluğu ve gençliği

Öğretmen olan babasının vazifesi nedeniyle Dr. Nazife Ozankan ’ın çocukluğu ve gençliği Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde geçer. O yılları ...